Bir araştırmacı olarak her zaman merak ettiğim şey şudur: İnsan davranışları ne kadar bireyseldir, ne kadar toplum tarafından şekillendirilir?
Bu sorunun cevabı, en basit eylemlerde bile gizlidir. Mesela “Göz duşu kaç dakika?” diye sorduğumuzda, yalnızca bir iş güvenliği ya da sağlık konusunu değil; aynı zamanda toplumsal alışkanlıkların, cinsiyet rollerinin ve kültürel kodların iç içe geçtiği bir alanı da sorgularız. Çünkü temizlik, hijyen, bakım ve özen gibi kavramlar sadece biyolojik değil, sosyolojik göstergelerdir.
Göz Duşu: Bir Temizlikten Fazlası
Göz duşu, genellikle kimyasallarla çalışanların maruz kaldığı durumlarda kullanılan bir acil müdahale aracıdır. Standartlara göre göz duşunun süresi en az 15 dakika olarak belirlenmiştir; bu süre, gözdeki tahriş edici maddeyi tamamen temizlemek için gereklidir.
Ancak burada asıl ilginç olan, bu sürenin toplumsal anlamda nasıl yorumlandığıdır. Göz duşu sadece “temizlik” değil, aynı zamanda modern toplumun kontrol, disiplin ve hijyen anlayışının bir parçasıdır.
Bir fabrikada gözünü yıkayan işçi, sadece bir organını değil, toplumun “güvenlik normlarını” da yerine getirir. Bu yönüyle göz duşu, sosyolojik anlamda bir ritüeldir: bedenin yeniden “uygun” hale getirilmesi süreci.
Toplumsal Normlar ve Hijyen Kültürü
Sosyolog Norbert Elias, uygarlık sürecinin “beden kontrolü” üzerinden işlediğini söyler. Göz duşu, bu anlamda modern toplumun bedene dair disiplin mekanizmalarından biridir.
Gözünü yıkayan kişi, hem fiziksel olarak korunur hem de kültürel olarak “doğru davranış” sergilemiş olur.
Göz duşunun süresi (15 dakika) bile bu disiplinin bir göstergesidir: Ne az, ne fazla — “standart” olanın belirlediği bir zaman aralığı.
Bu noktada soru şu hale gelir: “Kim bu 15 dakikayı harfiyen uygular, kim kısaltır?”
Bu farklar, toplumsal cinsiyet rollerinde, iş bölümlerinde ve kültürel değerlerde gizlidir.
Erkekler ve Yapısal İşlevler
Erkeklerin çoğunlukla çalıştığı endüstriyel alanlarda göz duşu, bir “işlevsel zorunluluk” olarak görülür.
Bir erkek işçi için bu eylem, genellikle görev bilincinin bir parçasıdır. Sosyolojik olarak erkekler, yapısal rollerle özdeşleşir: kuralları uygulamak, görevleri yerine getirmek, sistemin sürekliliğini sağlamak.
Bu nedenle erkek, göz duşunu kullanırken genellikle süresini kronometreyle hesaplar; normatif davranışı içselleştirmiştir. Toplumsal yapı ona, “Sistemi koru” demiştir; o da korur.
Ancak bu disiplinin ardında duygusal ya da bedensel bir farkındalık değil, mekanik bir uyum yatar. Bu da modern erkekliğin en belirgin özelliklerinden biridir: işlevsel sadakat, ama içsel mesafe.
Kadınlar ve İlişkisel Bağlar
Kadınların göz duşu gibi bedensel bakım pratiklerine yaklaşımı ise çoğu zaman ilişkisel bir anlam taşır. Kadın, gözünü yıkarken sadece fiziksel bir temizlik yapmaz; kendine, çevresine ve bedenine yönelmiş bir özen jesti sergiler.
Kadınların sağlıkla, temizlikle ve bakım pratikleriyle kurduğu bu duygusal bağ, toplumun onlara yüklediği “koruyucu” ve “duyarlı” rolleri yansıtır.
Bir laboratuvarda çalışan kadın, göz duşunu kullanırken zamanı ölçmez; bedeniyle empati kurar, acıyı dinler, süreci hisseder.
Bu fark, toplumsal cinsiyetin en derin katmanlarından birine işaret eder: erkek için yapı, kadın için ilişki.
Dolayısıyla göz duşu süresi bile, toplumun kadın ve erkekten beklentilerini yansıtan sembolik bir göstergedir.
Kültürel Pratikler ve Modernleşmenin Yüzü
Göz duşu gibi teknik bir prosedürün bile kültürle biçimlendiğini görmek şaşırtıcıdır.
Batı toplumlarında hijyen pratikleri bireysel sorumluluk olarak kabul edilirken, birçok doğu toplumunda bu davranış kolektif bilinçle ilişkilendirilir.
Bir iş yerinde göz duşu istasyonunun varlığı, o toplumun “insana verdiği değerin” somut simgesidir.
Bu yüzden, göz duşu süresi sadece bir tıbbi protokol değil, aynı zamanda bir kültürel değer göstergesidir.
Gözünü 5 dakika yıkayanla 15 dakika yıkayan arasındaki fark, aslında toplumların zamana, bedene ve emeğe verdiği anlamın farkıdır.
Sonuç: 15 Dakikalık Bir Toplumsal Ayna
Göz duşu kaç dakika?
Resmî cevap: 15 dakika.
Ama sosyolojik cevap çok daha derin:
Bu 15 dakika, insanın sistemle, bedeniyle ve kültürüyle kurduğu ilişkinin bir yansımasıdır.
Erkek, görevini yerine getirir; kadın, ilişkisel bir bağ kurar. Toplum ise bu davranışların her birini norm haline getirir.
Göz duşu, aslında gözden ziyade toplumu arındırır.
Bir sonraki kez bu eylemi duyduğunuzda, sadece süresini değil, ardındaki kültürel anlamları da düşünün.
Peki sizce?
Toplumumuzda temizlik, bakım ya da hijyen pratikleri hangi toplumsal kodlara dayanıyor?
Yorumlarda bu 15 dakikalık “sosyolojik aynaya” kendi deneyiminizi ekleyin.